9 Şubat 2011 Çarşamba

Yollarımız Hiç Kesişmedi


Aşk tesadüfleri falan sevmez. Lütfen birbirimizi kandırmayalım. Şurda kaç yıllık hukukumuz var sonuçta. Aşk neyi sever? Burda ahkam kesecek halim yok ama tesadüfleri sevmediği kesin, bunu söyleyebilirim. Kızlar için genelde yalan söyleyen, süründüren ya da piç erkeklerse aşk (benim aşkım piç de değil yalancı da değil taaam maağ! diyen kızlara muck:* çünkü kimse sınıfın en çalışkan, gözlüklü çocuğuna aşık olduğunu iddia etmesin ), erkekler için de olsa olsa... Olsa olsa... Gerçekten cümlenin devamını bilmiyorum. Bilsem burda ahkam keserdim çünkü. Ya da kendi söküğümü dikerdim, kel başıma merhem sürerdim ne biliyim yapardım bir şeyler. Ama bildiğim şey klişe filmlerden nefret ettiğimdir. Evet bu konuda ahkam kesebilirim. Film Ankara'da çekilir adı "tesadüf" olur, New York'ta çekilir "serendipity".. Biri 14 Şubat öncesinde çıkar, biri Noel öncesinde. Diller farklı, meridyenler paraller farklı, ama aşk.. Ah aşk hep aynı... Nah aynı -_- Aynı olan hepsinin bayık filmler oluşu.

Ben niye bu kadar öfkelendim? Çünkü burda benim bir parmak basmam lazım. Bu sefer basacağım parmağın adı yok. Elimde sadece "on iki parmak bağırsak" "on parmak klavye" ve "vezir parmak" örnekleri kaldı. Onları da yeri geldikçe kullanmayı düşünüyorum. Her neyse buradaki isyanım günde en az 10 kişinin paylaştığı videoya. Eylül Akşamı benim en çok sevdiğim Bülent Ortaçgil şarkısıdır. Olamaz mı? Olabilir. Benim de "şarkılardaki, filmlerdeki aşklara özenen genç kız" hallerim oldu zamanında. Romantizmin yerini realizmin almadığı dönemlerdi. Ve o dönemler hatrına saygım, sevgim var bu şarkıya. İlgimiz alakamız da karşılıklı. Lütfen beni soğutmayın bu şarkıdan. Issız Adam izleyip sahafları gezen, plak dinleyen insanlardan yeni yeni kurtulduk. Bir de "destiny" çıkarmayın başımıza. Yolda yürürken önünüze bakın yeter. Öberim.

Hiç yorum yok: