Bazı akşamlar annem babam ben, çekirdek aile olarak film izliyoruz. Babamla film çok güzel izlenir ama annemle izlemek zordur. Film onu açmazsa sıkılır, konuşur, yorum yapar, sevişme sahnelerinde ben de izliyorum diye kıpırdanır falan. Ama ben geçen sene ona Old Boy'u izlettim ve neye uğradığını şaşırdı. O filmden beri de kıpırdanma eşiği yükseldi, öyle her şeyi yadırgamıyor artık.
Babam DVD'lere bakarken Brokeback Mountain filmini aldı eline. "Hadi izleyelim" dedim. "Yalnız oradaki adamlar eşcinsel" diye de hatırlattım ki yok ben duymamıştım, yok ben bilmiyordum olmasın. İzlemeye başladık. Manzaralar güzel, koyunlar kuzular falan adeta pastoral bir şiir kıvamında. Sonra filmdeki abiler kendi aralarında şakalar gülmeceler, nanaylar ninaylar derken sevişmeye başladılar. Bu sefer itiraf ediyorum ben de annem gibi kıpırdadım biraz yerimde. Nihayetinde "aile paketi" şeklinde izliyoruz filmi. Hadi göster ama elletme, öpüş koklaş falan ama ayıptır lan babamla izliyoruz! Sahne hafiften kımıldanacak, birkaç saniye etrafa bakınılacak uzunluktaydı neyse ki çok sürmedi ve yine pastoral şiire bağlandı bir yerde. Ardından "bu ilişki sadece cinsellik üzerinde değil, aşk üzerine de kurulu" anafikrimizi cebimize attık ve kırlarda bayırlarda adeta kuzu misali hoplaya zıplaya, düşe yuvarlana cilveleşmelerine tanık olduk. Annem de bir yere kadar yorum yapmadan dayanabildi tabii. "Cemil İpekçi de böyle mi aşık oluyor acaba? himini kikir kikir" dedi. Yani Cemil'i bilmem ama benim bildiğim bir tane aşk var, o da cinsiyet ayırmıyor. Hoş bence ayırsa fena da olmaz ama ayırmıyor işte nabacan bacım insan bu. "Benim tek aşkım Allah aşkı" falan yalan dolan işler zaten. Adamlar bildiğin özlemle, aşkla, hırsla öpüşüyorlar yani öf ne biliyim ben!
Adamlar çoluk çocuk sahibi falan da olunca annem pek takdir etmedi olayı. Hatta duruma biseksüel, homoseksüel diye bakmayı da bıraktı, direkt "erkekler" diye tek çatı altında topladı. "Kadın bulamazlarsa birbirlerini (sansür var burda) bu erkekler!" diye noktaladı ki ben hâlâ gülüyorum o yoruma.
Bir Derya Köroğlu, Murathan Mungan aşkı vardı mesela. Benim en samimi bulduğum aşklardan birisiydi zamanında. Hatta garipsemediğim tek eşcinsel ilişki onlarınkiydi niye bilmiyorum. O şiirler, şarkılar boşuna olmasa gerek. Her şeyi geçtim en azından üretken bir aşktı. Ama sonra ne oldu? Yıllarca Murathan bebeğimle olan Yeni Türkü Derya, gitti genç bir kadınla evlendi. Naalaka yani. Hoş mu oldu peki? Hayır. "Murathancı" yım ben bu müsabakada. Galiba biseksüellik olayına karşıyım ben. Ayrıca bunlardan bana ne? Hiçbir fikrim yok.
Buradan herkese seslendiğim gibi eşcinsellere de sesleniyorum. Ne yaşadığınızla veya ne hissettiğinizle her ne kadar burada çok ilgiliymişim gibi gözükse de ilgilenmiyorum. Gerçekten. Hayat sizin ve kimse karışamaz. Ama size benden bir abla nasihatı. Karşınızdaki adamı iyi seçin. Evli erkeklere yanaşmayın. Etik değil bir kere. Bir de ulu orta yapmayın bu işi. At gözlüklerimi çıkarayım diyorum ama iki erkeğin öpüşme sahnesi bana hâlâ tuhaf geliyor. Alışamadım henüz. Siz de anlayışlı olun biraz.
Öberim :* (yanaktan)
Öberim :* (yanaktan)