20 Kasım 2011 Pazar

Kumpir Türkmüş


Bildiğiniz gibi Kızılderililer Türk. Sonra Yüzüklerin Efendisi'ndeki orclar Türk, Avatar'daki Naviler Türk. Hatta Edi ve Büdü de Türk. Ağaçtan doğduk, kurttan türedik, Ötüken'den girdik Orta dünyadan çıktık derken size Türklerin atasını açıklıyorum: Patates! Evet, meğerse kumpir de Türkmüş. 

Cuma gün dersten çıktık, oğluşum Berk dedi ki "Erasmuslu misafirlerim geliyor onları Aşti'den alalım." 1 Avusturyalı, 2 Macar; Doğu Anadolu turu yapmışlar. Ankara'da 1-2 gün kalıp Bursa'ya döneceklermiş. Çünkü Uludağ'da okuyorlarmış falan filan. Neyse biz onları almaya gittik. Karşımızda 1 Ankaragücü taraftarı, 1 Nedjima'da takılan rakçı genç, 1 tane de annesi Avusturyalı babası Türk görünümlü; 2 buçuktan 3 Türk vardı. Anladık ki Macarlar Türkmüş ve Avusturyalıların da yarısı Türk. Arkeoloji okudukları için Hatay'dan başlayıp Kars'a kadar gezip kazı yerlerini incelemişler. Tabii sadece bunlar olmamış; Diyarbakır'da çatışmanın ortasında kalmışlar, Kars'ta -15 derecede donmuşlar, Erzurum'dan bindikleri otobüsleri kaza yapmış ve biri koridorda 12 saat yol gitmek zorunda kalmış, yıkanamamışlar falan. Görüldüğü üzre bir Ege turu yapsalardı hayat daha güzel olabilirdi onlara. İdealistlik de bir yere kadar. Neyse bir şeyler yemeye gittik, siparişler verildi. Rockçı Şirin kumpir almıştı. Bir taraftan gezilerini anlatırlarken onun kumpiri eline alıp ısırdığını gördüm. Aynen yukarıdaki fotoğrafa yaptığım gibi bir görüntü oldu. "Dur yapma!" diye uyaramadım o an. Gülemedim de. Üzüldüm resmen.  Devam etseydi durdururdum ama neyse ki deneme yanılma yoluyla kendi buldu yenmeyeceğini.

Ben kumpiri de bir pizza, bir hamburger gibi herkesçe bilinen bir şey zannediyordum. Meğer değilmiş. Ve artık kumpir dendiğinde aklımıza sadece o ısırık gelecek. O yarım elips şeklindeki boşluk... 
Evet sevgili gönül dostları, satırlarıma burada son verirken; tarihte bugün köşemize minik bir not eklemek istiyorum: Bir Macar, kumpiri ısırarak yedi. şdlfgkhşlj:D

5 Kasım 2011 Cumartesi

Bayramı İlk Ben Kutladım


Benim yaklaşık 3 senedir sahip olduğum bir kistim var belimde. Vardı daha doğrusu. Hayatımdaki sayılı insan bilir onun varlığını. Zararsız, nevi şahsına münhasır, munis, hoş bir kistti o. 3 sene boyunca yemedim yedirdim, içmedim içirdim ben ona. Ama geçen hafta bir haller oldu ona. Büyüdü, acıdı, töbeestafurullah bir şey oldu. Doktor da "yarın onu ordan alalım" dedi. Peki bakalım ben onu vermek istiyor muyum? "Tatillerde Ankara'da kalmıyorum çiçeem" dedim. Pazarlıkla bayramdan sonraya anlaştık ve ben Ankara'yı terk ettim.  Ama urum tekmelemeye başladı beni, sancılarım sıklaştı. Sanırım çıkma vakti gelmişti. 

Ameliyat önlüğü giydirdiler bana, kafama boneyi taktılar, sedyeye yatırdılar. "Noluyoruz lan?! Annöee!" diye gerildim ben haliyle. Annem de elimi tuttu "Hiç korkma" dedi. Görüldüğü üzre dizi çektik biz orda iki dakikada. Beni soktular ameliyathaneye. Üzerimde yeşil örtü, çıplak ayaklarım gözüküyor uçtan, zaten ortam soğuk,  "üşüdüm haa!" diyecekken biri geldi yanıma. Bir baktım Kutsi! Yaz tatilinde sabah-öğle-akşam tok karna Doktorlar verirsen vatandaşa, bu olur tabii! Sonra neyse lokal anesteziyle başladılar beni kesmeye. Hiç Doktorlar'daki gibi nezih bir ortam yok öncelikle. Ameliyat olursanız hayal kırıklığına uğramayın diye söylüyorum size bunları. "Senin gözlerin lens mi?, Bak son sınıfmışsın, bekar doktorlarımız var himini kikir kikir" diyen bir hemşire var en başta ortamda. "Derine inmemiz lazım, ama şu taraftan tehlikeli olabilir" falan diye rahat rahat konuşuyorlar bir de kendi aralarında. Çünkü orda bilinci açık olan ben değilim, kestikleri bel de bir başkasının zaten. Neyse sonunda tamamen çıkardılar. Poposuna bir şaplak attılar ve kistim ciyaklamaya başladı. Nur topu gibi bir kist doğurmuştum. Doktor getirip gösterdi bana kistimi, tıpkı babası. Sonra hemşire estetik dikişle iz bırakmadan dikeceğine dair söz verdi bana. Bikinimin üstünde kalıyor çünkü orası. Ardından  "İz kalırsa da gider bir dövme yaptırırsın beline, çok güzel olur" dedi kadın. Akıl vereceğine işini düzgün yap di mi! Orda ameliyatı izleyen asistan doktor da onayladı "evet hoş olur" diye. Yani bunlar neyin kafasını yaşıyor, ameliyathanede gizli gizli ne kullanıyor bilmiyorum ama bir tuhaflar.

Özetle kurbanda Duygu'ya girilmişçesine kestiler beni canlar. Avrupa Birliği'ne bizi zor alırlar söyliyim, büyük barbarlık. Zaten yaptıkları uyuşturucu iğnelerin etkisi de geçti. Canım çok acıyor. Oturamıyorum, yatamıyorum, yürüyemiyorum. Gidin açları doyurun, giydirin, iyilik yapın ama Duyguları kesmeyin. Yazık :ı