20 Temmuz 2012 Cuma

Bayandan Temiz Kullanılmış DR Plakalı Evim Var



Kaç zamandır internetten kiralık ev arıyoruz bana ailecek. Arabam olmadığı için ev şehre yakın olsun istiyorum ki dışarı çıkmalarım rahat olsun. Aynı zamanda servis güzergahına yakın yerlere bakıyoruz bir de. İlk başta en alt kat olmasın, en üst kat olmasın, güneş gören orta katlarda bir ev olsun, güvenlikli olsun, döşü kıllı olsun, beni taşıyabilsin gibi isteklerim varken, bütçemin yettiği evleri görünce "giriş katı olabilir ama camlarında demir olsun" a döndü benim cümlelerim. Boşanmış olabilir ama çocuğu olmasın en azından yani. İstediğim yerlerdeki evler uçmuş çünkü. Sonra bir arkadaşım büro olarak kullandıkları evden çıkacaklarını söyledi. Evin yeri şahane, fiyat da uygun olunca ben ev bakma işlerini bıraktım bile. Yine de elimizde telefon numaraları ve adreslerle Ankara'ya gittik babamla. 

Önce tam eşyalı bir eve bakmaya gittik. İnternette eşyalar süper gözüküyor, semt Gazi Osman Paşa falan gayet kuul yani. Eve bir girdik ki giriş dedikleri ev aslında bodrummuş, camlar bile yukarda. Adını Feriha Koydum'a bir sezon daha tahammül edemez yani bu ülke, öyle bir atmosfer. Hiç fotoğraflardaki gibi değil. Zaten internette güzel olan evler; 175 boyum, sapsarı saçlarım, mavi gözlerim var diyen mirc kızları gibi. 1. katta gözükenler hep bodrum. Oldu o zamaan biz artık gidelim diye hazırlandığımızda orda kalan kiracı bize yolu tarif etti. Biz onun tarif ettiği yerden gidince anladık ki orada yaşayıp, o yollardan yürüyebilmemiz için önce keçi olmamız lazım. Çünkü yokuş denmez oraya, sarp uçurum. Kışın karda buzda poşetle kayarım desem hızımı alamam kesin karşı evin duvarına yapışırım. 

Orası olmayınca arkadaşımın bürosuna gittik. Güniz Sokak'ta Süleyman Demirel'e komşu olurum, Kuğulu Park'ta kuşlara yem veririm, Random'da bir tane bira içip evime 5 dakikada varırım diye hayaller eşliğinde gittim ben tabii. Girdik apartmana giriş kattaki kapılara bakıyoruz hangisi diye. Birden arkadaşım aşağıdan "Burası!" diye seslendi. Babamla göz göze geldik. "Yine mi Feriha!" bakışıydı o. Tuvalet banyo falan rezaletti zaten. Oldu o zamaan diye ordan da çıktık Tunalı hayallerimle birlikte. 

Bir kere ev sahibi kibri diye bir şey var şu hayatta. Zannedersin bana Ali Ağaoğlu. Hele bir kadın vardı, eğer onu orada parçalamadıysam -ki parçalamadım- , bu hayatta kolay kolay kadın parçalamam. Ahır gibi bir evi var, havalandırmaya bakan mutfağındaki fayanslar dökülüyor diye bantla yapıştırmışlar. Yerlerde milyonlarca bakteri ve allerjen barındıran halıfleks var ki 10 tane kedi beslesem anca denk gelir. Bir de o göt gibi eve 1000 lira kira istiyor. Göt dediysem de bir Rus götünden bahsetmiyorum tabii ki. Türk, Hint bilemedin Arap götü falan. O dandik eve o kadar para çok dediğimizde de "Hiç birbirimizi yormayalım aradığınız tarzda evler mutlaka bulursunuz" diyor bir de kaltak. Dedesinin, babasının eviyle adam olmuş bana. "Kızıııım ben senii, bu evinii, bulunduğu mahalleyi satın alırım beeeğ! Hooooşşt!" diyen bir Şahika Koçarslanlı olabilirdim. Ama maalesef değildim. Ordan da çıktık gittik. 

Ya gezdiğimiz evler çok kötü olduğu için, ya da o ev güzel bilmiyorum bir ev beğendik ve tuttuk sonra. Artık evim var barkım var. Bugün de bir arkadaşım "Aslında ev arkadaşına ihtiyacım vardı ama sizinkiler izin vermez diye demedim." dedi. Bir Evropalı, efendime söyliyim bir Amerikalı olaydık belki bir erkekle ev arkadaşı olmamı hoş görecek ebeveynlere sahip olabilirdim lakin ülkem henüz buna hazır değil. Dolayısıyla birbirimize oturmaya gideriz artık. 

Böyleyken böyle blög. Büyüyünce de ev sahibi olmaya karar verdim ben bu arada. Şu hayatta edinemediğim statüyü, görmediğim itibarı o evle sağlayıp; yıllardır ezilmiş olan egomu bir nebze pışpışlamak için. Bye for now bitches.