15 Mayıs 2011 Pazar

Baba Beni TED'e Gönder


"Ben buraya nerden düştüm?!" hissiyatı gariptir. "İyot" kimliğine bürünüşün vücut bulmuş hali çünkü. Etrafindakileri ve olup bitenleri anlamlandırmaya çalışırken niye orda olduğunu sorgularsın. Ben bu soruyu 12 saat arayla farklı kulvarlarda sordum kendime.

İlki cuma gecesi oldu. Yurttan arkadaşlarımla dışarı çıktık. Canlı müzik olan bir yerde oturalım dediler ve gittik. Ben cıstak yerlerde hiç eğlenmedim eğlenmem, Bahçeli'yi de hiç sevmedim sevemedim yıllardır. Bir Tunalı, bir Bestekar olamaz benim gözümde hiçbir zaman. Muhafazakarım biraz nabacan. Hele Brothers denen basık, karanlık ve gürültülü bir yerde hiç eğlenemem pardon. 8 kişilik yer ayırtmamıza rağmen 4 kişilik masaya 6 sandalye koymalarıyla ilk garipliği yaşadım zaten. Civar masalarla aramızda olan bir göt mesafesi, takviye sandalye-masa gibi seçenekleri de ortadan kaldırdı tabii. Derken insanlar doluşmaya, müzik çalmaya ve yanındakine ses duyurabilmek için bağırış çağırışlarla ses yükselmeye başladı. Sanırım şu hayattaki en nefret ettiğim şeylerden biri yanımdakinin kulağına bağırarak sesimi duyuramayışım. Yemekleri desen ayrı iğrenç. İçine et koymadan mantarlarla insan kandırmacalar falan. Sonra insanlar eğlenmeye başladı. Ben sadece şaşkınlıkla izleyebildim. Böyle kötü bir mekanda, böyle kötü şarkılarla insanın eğlenebilmesi için gözünü karartması, eğlenmeyi kafaya koyması lazım. Yıllarca tek kişilik hücre hapsinde tutulsam, müzik duymasam, insan görmesem belki o zaman. Yoksa mümkün değil yani. Gelen tipler de bir garipti. Tuvalete girdiğimde 2 kız vardı. Biri ağlıyor, öteki onu teselli ediyordu. Ağlayan kızla masadaki diğer oğlan nanay ninay yapmışlar, oğlan da masada bunu lönk diye söylemiş. Vay efendim onu mahfedecekmiş bilmem ne yapacakmış. Madem zırlayacaksın rahat dur o zaman küçük kaşarcık. Ben yerime oturdum bu kızlar çıktı arkamdan. Müziğin çalmasıyla bir döktürmeler, bir işveler... Lan? Az önce ağlayan kız 2 dakika sonra nasıl böyle gerdan kırar? Çift kişilikli misin, manyak mısın?  Garsonlar zaten ayrı hödük. Orda garsonluk mu yapıyor, otopark mafyası mı belli değil. Ben çok erken kalktım ordan ve hesabı ödemek için garsonu çağırdım, bizde öyle bir şey yok masadaki arkadaşlarınla hesaplaşın diyor. Yok ya? Dünyanın hiçbir yerinde böyle saçmalık yoktur dicem ama böyle bir mekanda çok da sorgulamamak lazım her şeyi. Tabii ki o magandanın lafını dinlemedim ve ödedim paramı gayet. Dışarı adımımı atar atmaz da, uçaktan inip toprağı öpen insanları anladım resmen.

İkincisini de ertesi gün TED Ankara Koleji'ndeki çalıştaya katılmamla yaşadım. Zaten okulun kampüsü bizim üniversite kampüsünden büyük. Merhaba ilk gark oluş. En üst katta öğrencilerin, alt katta edebiyatçıların sempozyumları vardı. Öğrencilerinkini izleyelim bakalım neler yapıyorlar dedik. Hepsi benden büyüklerdi bir kere. Bence TED bizi kandırdı. Sulak yerde mi büyüdünüz siz? desem değil, her ne kadar bu sene Ankara tropikal bir iklim olsa da coğrafyası belli sonuçta. Koy o liselilerin yanına beni, ben sanki 10. sınıfım, onlar da beni izlemeye gelmiş gözlemci üniversite öğrencileri. Böyle benden 5-6 yaş büyük duruyorlar anlamadım. Sonra tartışmaya başladılar. Kurdukları cümleler de bir liseli cümleleri değil zaten. Godot'yu Beklerken'i okumuşlar, Dönüşüm'den bahsediyorlar falan. "diyalektik materyalizm" i cümle içinde kullanıyor lan bunlar. Bir kız konuşmaya başladı, 9. sınıf öğrencisiymiş. "Ben Nazım Hikmetlerle büyümedim. Ben Antik Yunan'la, Aristoteles'le büyüdüm. Mesela Shakespeare şiirlerine baktığımızda ordaki keçi motifinin Antik Yunan'daki cinselliğe gönderme yaptığını görürüz..." hedehödö demeye başladı. Lan? Kızım sen nerde yaşıyorsun, senin anan baban kim? Bunu bir sorarlar adama. Sonra arkadaşlarımla birbirimize baktık. Biz nerdeyiz, bunlar kim? Bizim burda ne işimiz var? gibi bir sürü sorulara gark olduk içten içe. Ordan çıkınca yaptığımız küçük bir hesaplamayla yaklaşık 300bin gaymeyi TED'e yatırdığımız taktirde biz de böyle cümleler kurabilcez. Bu demek oluyor ki kreşten itibaren eğitim hayatına tekrar başlıyoruz ama olsun. Maksat diyalektik materyalizm'i cümle içinde kullanıp, Shakespeare şiirlerine Antik Yunan'dan göndermeler yapabilmek. Geç olsun güç olmasın genşler.

10 yorum:

Bayan İK dedi ki...

memleketimde okuyor olmanı öğrendiğim iyi oldu

bundan sonra seni daha bir şevkle okuyacağım :))

kızma böyle sinirlenme:)

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Memleketinde bi 15 yıl daha okumayı planlıyorum parayı ayarlayabilirsem eğer:D

Adsız dedi ki...

ahaha onlar büyük göstermiyo sen küçük gösteriyosun duygu;) okumaya tekrar başlasan tipten kurtarırsın valla;))

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Bana bilmediğim şeylerle gelin ama ;);)))999

Bayan İK dedi ki...

şuan adsızın sayesinde adaş olduğumuzu öğrendiğim iyi oldu

fdskjlhdskjhf

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Ahah bayaa verimli bir blög olmuş bu:D Zaten Duygu her 4 kızdan 3'ünün sahip olduğu bir isim asdfghj:D Güya ismimizi de vermek istemiyoruz, kendi adsız takılır ama beni ifşa eder. Benim arkadaşlarım böyle işte hey cidi:D

Bayan İK dedi ki...

:))
evet bende bu durumdan çok şikayetçiyim 10 kişiye soruyolar 9 popiler cevap duygu çıkıyor nanaet olsun
ama olsun gene de bu bilok çok verimli oldu mm bakıyim evet oldu oldu lakin
biraz daha bilgiye ihtiyacım var soyunu sopunu öğrenebildiğimde bunu öğrendiklerim iyi oldu diyebilmek için
hayır öğrenip napıcaksam anasını satıyım kdfsjgjdhf

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Yazılarımın arasına gizli şifreler yerleştiricem senin anlayabileceğin. Baktın alakasız yerlerde numaralar falan var. Onları topla böl çarp T.C. kimlik numrem çıkcak aldsfkjghlj:D

Mystery dedi ki...

ted med bunlar boş işler bebeYim. ayrı bi dünyada yaşıyo onlar bence.

ayrıca o tuvaletteki kızlar var ya, ağlayan kız o çocuk için uğraşmış ama oğlan bunu sallamamış. şimdi de yeniden görüşelim diyomuş oğlan. bu detayı atlamışsın bak ahahhauahauha erkeklerin hazin sonunu görüyoruz bu örnekte de, öyleyken böyle :))

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Zaten hep böyle bunlar -_-