7 Mayıs 2011 Cumartesi

O Halde Uçalım!


Geçen sene üşengeçliğimden katılamadığım Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'nde bu sene nihayet Tayfun'cuğumun teşvikiyle görevliyim. Bu seferki tema; son zamanlarda ensemizde fazlasıyla hissettiğimiz ve aslında yaşamın her alanında olan "iktidar".

5 Mayıs akşamı Devlet Tiyatroları Şinasi Sahnesi'nde açılış töreni vardı. Ben değişik bir kadınla girişte festival programı ve kitapçığı dağıttım ilk başta. Gelenlerin standımızdaki tüm ürünleri almalarına "Program ücretsiz, kitapçık 5 lira" dedikten sonra "hıı kitapçığı almıştım ben zaten porooğramı alıyım o zaman" demelerine ayrı güldüm. Ya da 5 lira olduğunu öğrendiklerinde "oldu o zaman yük olmasın şimdi dönüşte alalım biz" dediler. Pardon da o anne taktiği yani. Yer miyim ben? Benim beğendiğim ama fazla tuzlu olan bir şey olduğunda mağaza görevlisine söylenen bir yalan bu. Dönüşte oraya uğranmayacağını herkes bilir. Neyse bizim de kimseye zorla bir şey sattığımız yoktu zaten. Basın mensuplarına doldurttuğum forma inatla ismini yazmak isteyen misafirlere izah etmeye çalıştım ama bir tane kadın cep telefonuyla kayıt yapabileceğini söyleyince tamam dedim artık, madem bu kadar gazeteci hissediyorsun kendini, doldur formu. Çünkü mottomuz buydu: Gülümseyerek çöz!

Hava almak için Tayfun'la dışarı çıktığımızda ufacık tefecik içi dolu turşucuk bir kadın geldi hızlı hızlı adımlarla yanımıza. Açılışın sunuculuğunu yapan Ayça Bingöl'müş meğerse. Kadın gayet genç, güler yüzlü çıtır bir şeymiş aslında. Ah Cemile dedim, dizide seni iyi çökertmişler. "Duygu size kulise kadar eşlik etsin" dedi Tayfun, aldım kadını yürüyoruz ama kulisin yerini bilseydim iyiydi. Neyse ki yerini o biliyormuş da bana eşlik etti kulise kadar. "Tamam" dedim "Cemile'cim makyajım yapılcak, dışarda bekleyebilirsin."

Tören başladığında ben de standdan ayrılıp salona geçtim. Güzel insanlar, güzel organizasyon.. "Feminizm" kavramının kulak memesi kıvamına getirilmeden layıkıyla savunulduğu bir yer. Kadından, çocuk gelinlere, ensest tacizlere kadar ne kadar parmak varsa basılıyor bir bir. Ayrıca hükümet cesurca eleştirirlerken, TRT'nin o sırada canlı yayında ne yapıp da o konuşmaları kestiğini merak ediyorum aslında. Kesip kesmediğini bilmiyorum tabii ama gösterdiğini de sanmıyorum. Bir 118-33 reklamı falan girmiştir mutlaka o sırada araya. Neyse o sırada bu tip şeylere çok takılmamaya çalıştım çünkü takınca hatlar kopuyor bende. Ödüllerin de verilmesiyle birlikte açılış töreni de bitmiş oldu. Derya Alabora ve Sibel Kekilli'nin oynadığı Ayrılık filminin gösterimi vardı sonrasında ama ben artık döndüm yuvama izlemedim onu. Zira 5 saat ayakta kalmak yordu biraz beni. İşte öyle genşler, ben 12 Mayıs'a kadar bazı günler Kızılırmak Sineması'nda gönüllü olarak çalışıyor olcam yine. Çalışmadığım zamanlarda da film izlerim artık çünkü izleyeceğim bir sürü film var, not ettim hepsini. Ankara'da olup da "Bu hafta ne yapsam acaba?" diyen varsa, Alman Kültür Merkezi ve Kızılırmak Sineması şahane tercih derim ben. Ayrıca bu sene Hacettepe Üniversitesi, ODTÜ ve Ankara Üniversitesi'nde de özel gösterimler ve söyleşiler olacak. Daha ne olsun?

4 yorum:

Adsız dedi ki...

aa ne gün gelsem seni görebilirim? =)

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Valla gün söylesem saat kesin değil. Ama haftaiçi ordayım büyük ihtimalle.

Mystery dedi ki...

sen onu bunu bırak da balıkçıyı anlat :)))

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Adam karizmatik ses ya:D Sen onu bunu bırak da açılışa gidip diğer günler nasıl gidemedim festivale onu anlat :ı