6 Eylül 2011 Salı

Meleba Kaş Biz Geldik


Size böye düşük düşük pikselli fötölerle gelmek istemem. Tabii gönül ister "beni net arkamı flu" gösteren fotoğraflarla geleyim buraya. Ama bunu Kaş'a giderken telefonumla çektim. Ondan böyle düşük piksel. Ayfonum yok evet. Eskiden titreşim bile ohooo bir şeydi. Benim kameram da var pardon yani.

Ilgın ve Aslı hanımlar dediler ki "Hadi Kaş'a gidelim!" Ben zaten çok severim orayı, atladım hemen. Ama ben tam sezon, bayram, yer yoktur gibi şeyler düşünürken zaten dışarda sabahlayacağımız söylendi. "Olmadı bir plajda uyuruz yeaa" dediler. Böyle de cevval kızlar. Kuduz aşımın tarihini de ayarlayarak bayramın ilk gününe karar verdik. Sabah bir uyandım gök gürlüyor, yağmur yağıyor. Bütün bir yaz kavrulduk tek damla düşmedi, tam Kaş'a gideceğimiz gün böyle bir şakalar, komiklikler.. Hep Mikail <3

Sabah 8'de otogarda buluşcaktık ki öğlen orda olalım. Zira 4 saat sürüyor Antalya-Kaş arası. Ama yağmurun yağdığı yetmiyormuş gibi bayramın ilk günü diye otobüs ve dolmuşlar da geç başladı çalışmaya. Böyle töbeestafurullah bir yolculuğa başladık. Şimdi bir de Kaş sessiz sakin bir yer. 3 kız gidiyoruz oralara, gecenin bir vakti tenha diye biri bize tecavüz eder mi, bizi öldürür mü gibi düşüncelere gark olmuşken "Lan!" dedim bütün bunlar bir işaret mi? Sonra korku filmi için bile çok klişe şeyler olduğunu fark edip müzik dinleyip etrafı izlemeye başladım. Antalya-Kaş arası bence en güzel yolculuk mekanı. Her virajda ayrı bir deniz manzarası, ayrı bir "dikkat kaplumbağa çıkabilir!" tabelası. Minibüsteki tek kişilik koltukta böyle mutlu mutlu giderken sol kolumu yaslayacağım yerde bir ayak gördüm. "Ağzıma sokaydın" diye dönüp baktım ki bir Fransızmış. Fransız olduğunu belirtiyorum ki "biz hamamlarda yıkanırken onlar bok kokuyordu heeey" gibi bir diyalog olsun, şöyle boş boş havalara girelim falan. Onu ürkütmeden ve çaktırmadan fotoğrafını çekip rahatladım. Sonra sağıma dönüp yola bakarken sağ omzumun hizasında bir ayak daha gördüm. Bu ayak da adamın karısının ayağıydı. "Sanırım kusarsam şimdi kusarım, kusmazsam da uyarırım şunları" dedim ve kusmadım. Uyarmadım da. Kıçımı kımıldattım, arkama döndüm, adamla göz göze geldim, ayağına baktım falan derken beden diliyle hallettim diye düşünüyorum. Herhalde Fransa'nın dağından inip Antalya'ya düşmüşler tam emin değilim ben.

Yağan yağmur, rötarlı otobüs, Fransız manikürü derken biz Kaş'a vardık nihayet. Güneş de vardı mis gibi. Sonra insan vardı sürü gibi. Sessiz sakin Kaş değildi orası. Başka bir yerdi. Ama bayramda oralara gidip de kalabalıktan şikayet edecek insanlar değildik neyse ki. Yüzdük eğlendik. Ailesiyle tatile çıkan Merve de eşlik etti bize şahane oldu. Akşam Kaş'ın meşhur duvarında insanlar dizi dizi, Mavi Bar tıklım tıklım. Duvarla Mavi arasında şuursuzca ayakta dikilen insanlar.. Baktığında ufacık bir sokakta sadece tıkış tepiş insanlar görüyorsun. Mantık nedir anlayamıyorsun. Mütemadiyen bira içip ayakta dikiliyorlar çünkü. Devinim yok, stabil. Tek hareket çişe gitmek olabilir. Sonra baktım tüm Facebook camiası ordaymış Ankara'dan, İstanbul'dan. "Aa şu da burda! Aa bu da burda!" diye bakarken Mehmet Turgut ve Gonca Vuslateri'yi gördüm. Mehmet Turgut'un kucağında oturmasa tanımazdım ama kızı. Çünkü ben onu kucakta tanıdım. Ve o tıkış tepiş yerde bile adamın kucağında oturuyorsa anladım ki o kızı küçükken çok kucağa alıştırmışlar. Sonra saat gece 3 oldu, 4 oldu. Nerde benim bayat korku filmi senaryolarım, nerde bu insan yığını. Bir de 50 yaş üstü, Fedon tenli Kaş'ın yerel amcaları var. Sanıyorlar ki hala gençler, hala 20li yaşlarındaki kızlarla flört edebilirler. Kıyamam :ı 

Ilgın'ın ordan Ayça diye bir arkadaşı bizimleydi hep. Hatta akşam besledi bizi, sabaha karşı evinin terasında misafir etti. Çok şey yaptı bize. Evleri de fazla güzeldi. Çoook eski bir Kaş evi, hatta Cumhuriyet'ten eski. Bahçesinde hamak, terasından Meis manzarası... Daha fazla hava atmak istemiyorum. Çok güzel 2 gün geçirdik kısaca. Evinin kapısını kilitlemeden uyuduğun bir yerde yaşamak oldukça ütopik. Şehirli insanın pek idrak edebileceği bir şey değil. Gereğinden fazla huzurlu. Çok Kaş.

10 yorum:

Lütfi Mutluer dedi ki...

Ben Kaş`a gittim ama biraz yabani geldi insanı, hoşuma gitmedi. Zaten o Meis adasına da gıcık oldum. Burnumuzun dibinde.

Adsız dedi ki...

pek güzelmiş...

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Lütfi Mutluer, sen bayaa gıcık olmuşsun :D Yakınlığı konusunda haklısın. Hatta Kaputaş'ta telefonlar Yunanistan hattına falan geçiyor. Değişik biraz :)

x-coach, evet gerçekten öyleydi :)

bossa nova dedi ki...

Ayak parmakları yeterince ilginç geliyor bana; uzunlu kısalı, ecişli bücüşlü ve asla hoşlanmadığım uzun tırnaklı halleri:S

Burnuma sokulmasına tahammül edebileceğimi sanmıyorum. Sakız çiğneme sesi, tespih sesi gibi takıntılarıma ek olarak ayak görüntüsü de oldukça revaçta benim için.

Aydedeye havlayan dedi ki...

ya tam ben geldim antalya'ya sen kaş'a gitmişsin. sonra geldin antalyaya ben kaştaydım yok, olmadı tabii ki böyle bi şey ama olabilirdi :) ('koymak çok zor geldi koymadım sonra) sen gez ya "duygu" :) ayaksız, tırnak arası kirsiz, yumurta kokusuz yolculuklar seninle olsun. fransızlı olsun ama kötü fransızlı olmasın mesela. konuşasım var bugün o yüzden postunun içine zıçmadan uzuyorum izninle.

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

bossa nova, ben son zamanlarda sadece "pudra rengi" denilmesine sinir oluyorum ya. Gözüme seyirme geliyor o ismi duyunca. Keşke başka isim bulsalar :ı

Aydedeye havlayan, valla "Göktuğ"cuğum öyle "aa ben geldim sen yoktun" anlamam ben. Seninle birlikte liste gelcek çünkü. Bir hukukumuz var litfen

Mystery dedi ki...

allah seni naapmasın fotoğraflara gülerken nefessiz kalıyorum sandım auahuaha :D ne güzel anlatmışsın len, ben hiç görmedim oraları ühüğ! bi gün beni götürüp gezdir lütfen. bi de adam ayağını ağzına sokmuş, dönüp iki laf etme e mi, ben napıcam seninle?! :D

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Seneye beraber gidelim bebeem:D Ya hayatta keşke hep klavyenin arkasında kalsam. İnsanlarla yüz yüze gelince sessizleşiyorum. Tam bir klavye delikanlısıyım şalsdkfg:D

Aydedeye havlayan dedi ki...

tamam tamam hemen cırlamak yok :) listeyi toparlamakla meşguliyetim var bu ara, her şey senin için :) fred, hilmi falan derken liste baya uzamış haberim yok..

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Oley! :D